Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık. Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi.. |
19 Şubat 2012 Pazar
KALDIRIMLAR
17 Şubat 2012 Cuma
KAR
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden. Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan Sesin nerde kaldı? kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram... Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın.
Ahmet Muhip Dranas
Kirlendi dilimdeki yirmi dokuz harf&
Köklerimden çekildi içimde çocuk..
Ama sana inat,
Küçük bir su yolu buldum..
Topraklara gözyaşlarımı akıtıp,
Senli yaralarımı çamura bandıra bandıra yol alıyorum küçük dünyama..
Sonra çöktüm içimdeki çocuğun ayak uçuna..
Gözlerimi kapayıp bir dilek diledim sonra&
Sensizlikten başka her yana giden bir patika yol
Gözyaşlarımı rüzgara karıştıracak küçük bir pencere..
Senli hatıraların yer almayacağı bir alfabe..
Alıntısız bir cümle..
Sade bir mutluluk..
Çok şey dilemedim değil mi ?
İsmail SARIGENE
Köklerimden çekildi içimde çocuk..
Ama sana inat,
Küçük bir su yolu buldum..
Topraklara gözyaşlarımı akıtıp,
Senli yaralarımı çamura bandıra bandıra yol alıyorum küçük dünyama..
Sonra çöktüm içimdeki çocuğun ayak uçuna..
Gözlerimi kapayıp bir dilek diledim sonra&
Sensizlikten başka her yana giden bir patika yol
Gözyaşlarımı rüzgara karıştıracak küçük bir pencere..
Senli hatıraların yer almayacağı bir alfabe..
Alıntısız bir cümle..
Sade bir mutluluk..
Çok şey dilemedim değil mi ?
İsmail SARIGENE
16 Şubat 2012 Perşembe
BEKLEYEN
Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,
Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!
Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.
Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!
Göğsümden havaya kattığım zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü,
Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
Bana kalacaksın yine son günü.
Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
Varılmaz hayale işaret diye,
Toprağında bir taş olur, beklerim...
Necip Fazıl KISAKÜREK
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
Ömer Lütfi Mete
SEN BU ŞEHRİN…
Sen parklarını sevdin bu şehrin
Ben ıpıssız kaldırımlarını
Sen sahil boylarını gün batımında
Bense geceleri denize inmiş ayın aksini sevdim
Sen hep bir sevda ile bu şehirden ayrılmayı
Bense her sevdanın ardından
Kırık dökük bu şehre dönmeyi sevdim
Sen kavuştuklarına tutkuluydun
Sen çığlık çığlık bayram sabahlarına
Ve sen alıp götürdüklerine bağladın umutlarını
Nedense ben hep geride bıraktıklarıma
Sen aşklarını sevdin bu şehrin
Sen sadabad parklarını
Sen el ele gezmeleri sevdin
Bense ardına dönüp dönüp el sallamanı…
Sana şehrayinleri düştü bu şehrin
Sana mevsimlerin ilkbaharı
Sana çakırkeyif geceler düştü hep
Bana da akşamüstü ağlayışları
Sen kandil gecelerinde bahşişlerini sevdin bu şehrin
Sen caddelerde çocukların el açmalarını
Bense zemheride evsiz kedilerin
Kimseye minnet etmeden dolaşmalarını sevdim
Sen gündüzlerini sevdin bu şehrin
Her sabah günün ilk ışıklarını
Sen fırınlarını sevdin ışıklı caddelerin
Sen rengârenk kaldırımlarını
Sen hep mutlu sonla biten aşklarını sevdin bu şehrin
Evliliklerin cicim aylarını
Sen doğum günlerini sevdin çocukların
Annelerin sadece sevinçten ağlamalarını
Sen ölümlerin bile en şöhretlilerini sevdin
Vıp salonlarını,
Makam arabalarını
En sevdiklerini bile uğurlarken
Siyah elbiselerle gözyaşsız ağlamalarını sevdin
Sen kalabalıklarını sevdin bu şehrin
Ben en ıssız en tenha yanlarını
Sen sabaha kadar gezmelerini sevdin bu şehrin
Bense seherle uyanmasını
Sen umursamadan kapıları çarpmayı sevdin
Bense kapına dayanmasını
Sen çekip gitmelerini sevdin bu şehrin
Bense son ana kadar dayanmasını
Sen sadece seni sevmesini sevdin bu şehrin
Bense her şeye rağmen seni sevmeyi sevdim.
HARUN ERDEM
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)